31 Mayıs 2011 Salı

FOTOĞRAF AKIMLARI

                                       
            Fotoğraf akımlarının açıklanması, fotoğrafın diğer sanat dalları ile ilişkisinin tanımlanmasını gerekli kılmaktadır. Sanat tarihi boyunca birbirini takip eden akımların sanat hareketlerine yön verdiğini söyleyebiliriz. Çağdaş sanat hareketlerinin 20. ve 21. yüzyılı kapsayan son dönem sanatında ise çeşitli anlatım tarzlarının ve sanat hareketlerinin eş zamanlı olarak kulalnıldıklarını da görebilmekteyiz. Fotoğraf sanatında çeşitli sanat hareketlerinin (*) de  yine aynı dönemlerde var olduklarını ve kiminin ise hala tartışmalı bir biçimde bu güne kadar geldiklerini Fotoğraf Akımları yazı dizimiz içinde ele alıyor ve izliyor olacağız.



Fotoğraf, sanat alanında önceleri diğer görsel sanatların (daha çok da resimin),  yardımcısı ve onların incelenmesinde bir araç olarak kullanıldı. Gelişim süreci içinde, görüntü üretme yöntemlerinden biri olarak, diğer sanatları ve insanların algı güçlerini etkiledi. Çıplak gözle baktığımızda fark edilmeyen veya ihmal edilen bir çok ayrıntı objektif ve teknolojik yöntemle kağıda tespit edildiği zaman görenlerde hayret uyandırdı. (Solda Nicephore Niepce nin evinin balkonundan 8 saat pozlayarak cektiği bilinen ilk fotoğraf 1826).



İlk bulunduğu zamanlardan beri fotoğraf işlevsel yanı ağır basan bir konumda kalarak, kendini kanıtlamak ve kabul ettirmek zorunda kaldı.



Fotoğrafın başlangıcından günümüze kadar geçirmiş olduğu gelişimi, temelde üç kategoride ele alıp incelemek mümkündür:



1.Gözün gördüğü gerçekliği yansıtması: Doğacı gerçekliğin resim alanında varmak istediği sonuçları, büyük bir sadakat ve kesinlikle fotokimyasal yoldan üretmeye çalışmak demektir. Peter Henry Emerson ‘un naturalist fotoğrafları bu kategoriye örnek gösterilebilir (üstte soldaki ve sağdaki fotoğraflar).



2.Gözle algılanamayan gerçekliklerin tespit edilmesi: İster gözle görülsün, ister görülmesin, sonuçlar objektif niteliktedirler. Yani nesneyi ve olayı aynen dile getirirler. Hareket etkisinin fotoğrafda elde dilmesi gibi. Harold E. Edgerton ‘un stroboskobik fotoğralarında olduğu gibi merminin bir nesneye çarpınca gözün algılayamayacağı görsel etkinin fotoğrafla yakalanması (solda üstte) . Aedward Muybridge nin koşan bir atın ayaklarının dördününde dörtnala koşarken yere değip deymediği konusunda tesit çalışmaları (solda) örnek olarak verilebilir.



3.Sanatçının biçimlendirme iradesi: Yalnızca var olandan, cereyan etmekte olandan şu veya bu kesiti seçip alma yerine, gerçekliği, realiteyi yeni bir kılığa sokma ya da tümden yepyeni bir  gerçeklik yaratma eğiliminin ortaya çıkmasıdır. Bu kategoride yeralan çabalar, uygulamada pek çok değişik yollara, yöntemlere (Distorsyon, üstüste çekim, fotomontaj, kolaj…) ve araçlara başvurulabilmektedir.



Steichen’in iki ayrı negatiften oluşturduğu Rodin’e ait 1902 tarihli fotomontaj, erken örneklerin içinde en ilginçlerinden biridir. Bu fotoğafda, ünlü heykeltraş Rodin, kendi eseri Düşünen Adam heykeli ve Victor Hugo birlikte gösterilmektedir.



Demachy’nin “Sahnenin Arkasında” (1904) isimli fotogravürü (soldaki fotoğraf) bir yandan Noktacı Empresyonizm’i öte yandan da Degas’nın üslubunu (sağdaki resim) hemen hatırlatabilen örneklerdir.



Diğer plastik sanatlarla paralel olarak sanat hareketlerinin yanında yer alan Fotoğraf Sanatının, deneyimlediği akımları yazı dizimiz içerisinde aşağıdaki sıra ile inceleyeceğiz:



·         Yüksek Sanat Dönemi / Hareketi  (Hihg-Art Movement)



·         Resimselcilik (Pictorializm)



·         Yalın Fotoğraf / Yeni Gerçekçilik (Straight Photogaphy / New Objectivity)



·         Belgesel Yaklaşım (Documentary Photography)



·         Dinamizm



·         Fütürizm



·         Vortisizm



·         Strüktüralizm



·         Romantizm



·         Sürrealizm








STRÜKTÜRALİZM=YAPISALCILIK



Strüktüralizm, 1950 ve 60 lı yıllarda insan kültürünün



Gösterge bilim (bir işaretler sistemi gibi) olarak incelendiği  Fransa ‘da entellektüel bir hareket olarak gelişti. Strüktüralist hareket dilbilimin babası kabul edilen Ferdinand de Saussure öncülüğünde Prag ve Moskova okullarında gelişti. 20. yy ikinci yarısında akademik alanda görüldü ve dil analizi, kültür ve toplum analizi ile ilgili akademik alanlara doğru büyüyerek popüler hale geldi. Strüktüralist düşünce tarzı antropoloji, sosyoloji, psikoloji, edebiyat eleştirisi, ve mimarlık olmak üzere farklı alanlarda  uygulandı. Strüktüralizmin önemli düşünürleri arasında dilbilimci Roman Jakobson, antropolojist Claude Lévi-Strauss, filozof ve tarihçi Michel Foucault, Marksist filozof Louis Althusser, psikiyatrist  Jacques Lacan, ve edebiyat eleştirmeni Roland Barthes sayılabilir. Strüktüralizm entellektüel bir hareket olarak, 1960 ‘larda Fransa ‘daki varoluşçuluğu (existentialism) temel almıştır.



Strüktüralizm kültürün belirli bir alanının yapı ile anlaşılabileceğini iddia eder. Allison Asiter ‘e göre farklı strüktüralizm biçimlerine göre yaygın dört fikir vardır.



1.      Yapı, bütünün parçası olan her bir unsurun konumunu belirler.



2.      Her bir sistem bir yapıya sahiptir.



3.      Yapısal kanunlar değişimden ziyade birarada varolma ile ilgilidir.



4.      Yapılar yüzeyin altında yatan gerçek şeylerdir veya anlamın görüntüleridir.








STRÜKTÜRALİZM’in Fotoğraf ve Diğer Sanat Dallarına Olan Etkisi








Strüktüralizmin fotoğraf ve diğer değişik sanat dalları üzerinde görülen temel etkilerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:



·         Strüktüralizmde akademik olarak dil, edebiyat, ve daha üst düzey düşünsel, dilbilim, sosyal ve kültürel yapılar ve yapısal ağlar arasındaki temel elemanların etkileşimİ incelenmeye çalışılmıştır. Bu ağlar vasıtası ile anlam bir kişi, sistem ve kültür içerisinde üretilir.



Bazı fotoğrafçılar için tasarım, şekil ve yapı, konudan daha önemlidir. Önceden tasarım yapılarak çok değişik görüntüler elde edilir.



·         1920′li yıllarda ressamlar ve fotoğrafçılar “görsel deney” yapmak fikrinden yola çıktılar.
Fotogramlar, optik pozmalar, solarizasyon ve diğer müdahale teknikleri geleneksel görüntünün değişmesinde etkili oldular.



·         Müdahale, fotoğrafı resme benzetmek değil soyut veya yarı soyut yeni fotoğraflar üretmeye yarayan yeni bir kaynak olarak kullanılmaya başlandı.



·         Ilk soyut calismalar olan Alvin Langdon Coburn‘un vortograflarında olduğu gibi bu çalışmalar Dinamizm’i de içine alır.



·         Kameralar daha önce dikkat edilmeyen pek çok doku ve konunun ortaya çıkarılması için kullanıldılar.



·         Alışılmadık açılar kullanmaktan yakın çekimlere, yansımalardan gölgelere kadar her şey bu yeni soyut bakışın içinde yer aldı.



·         Günümüzde, fotoğrafın şekil ve deseni yorumlayışı ve ifade edebilme yeteneği bütün dünyada kabul edilmiştir.



ROMANTİZM



Romantizmin karmaşık, edebi, ve entellektüel bir hareket olarak 18. yy ın 2. yarısında Batı Avrupa ‘da Endüstriyel Devrime bir tekpi olarak güç kazananmaya başladığını görürüz. Kısmende olsa Aydınlanma Çağının sosyal ve politikal kurallarına karşı bir isyan ve doğanın bilimsel rasyonalizasyonuna karşı bir tepki olarak gelişmiştir. Bu yaklaşım daha güçlü bir şekilde görsel sanatlarda, müzikde, ve edebiyatta kendini somutlaştırmış, fakat en fazla tarih yazma ve edebiyat üzerinde etkili olmuştur.



ROMANTIZM de KONU



·         Görsel kalite ve estetik (manzaralar, portreler, harabeler vs) ön plana çıkarken, duyguların sunumu (yalnızlık, ölüm vs) konu olaral işlendi.



·         Romantik yaklaşımda düşünüş, duygular ve hayallere (illüzyonlara) dayanır.



·         Anlatım biçimi ve işleniş konunun kendisi kadar önemlidir. Bu düşünce fotoğrafa uygulandığında kandid fotoğraf ve haber fotoğrafına karşı bir tez oluşturur.



ROMANTIZM DE TEKNIK



·         Fotoğrafta Romantizm’in kökleri 19. yüzyılda profesyonel portre stüdyolarında oluşturulmuş dekorlarla yapılan çekimlere dayanır.



·         Desenli fon perdeleri, konuyu destekleyici aksesuarlar ve süslemeler zamanın zevkini yansıtır.



·         Bunlara ek olarak resimsel izlenimci biçimle yumuşak görüntü elde etme teknikleri ve baskıda müdahale romantik etkiler için idealdirler.






MODA DERGİLERİ



·         Romantizm’de biçimsel gelişmeler1920-1930 yılları arasında portre fotoğrafçılığının en keyifli günlerinde zirveye ulaştı. Bu başarıda moda dergilerinin de payı oldu.



·         Fotoğrafçılar kendilerini büyük bir izleyici kitlesiyle beraber şıklık, zerafet ve cazibeyi göstermeleri gereken alanda oluşturulan yoğun bir rekabetin ortasında buldular.



·         Baron De Meyer gibi ilk moda fotoğrafçıları, Pictorializm ile tiyatral yaklaşımı başarılı bir şekilde birleştirdiler. De Meyer yeni ortaya çıkan sesli filmin ışıklandırma yöntemlerinden etkilenerek eserler verdi.



·         Romantik Fotoğrafın en iyi örnekleri 1930′lu yıllarda yayınlanan moda dergileri VogueHarper’s Bazaar ve Vanity Fair‘de görülmektedir.



FÜTÜRİZM



·         Fütürizm, 20. yüzyılın başında yeni yaşamı ve yeni yaşamın teknolojisini özne olarak tanımlayan, hareket ve dinamizme önem veren, geleneksel kuralları yıkma amacı güden bir sanat akımı olarak doğmuştur.



·         20. yüzyılın başlarında, büyük siyasi ve askeri olaylar meydana gelmiştir. Bunların sonucu olarak toplumlar, çok acı sosyal dertlerle karşılaşmışlardır. İnsanlar ya şaşkına dönmüş, ya da dünyaya yeni bir yön vermek için, sıkı bir çalışmaya koyulmuşlardır. Makine, ekonomik yaşama tam güçle girmiş, fabrika gürültüleri bütün dünyayı sarsmaya başlamıştır. Böylece insan emeğinin ağır adımları yanında, baş döndürücü bir hız meydana gelmiştir. Her şey bir hızlılığa bağlanmıştır.



20. asrın ilk yıllarında hızlı bir teknolojik değişim, toplumsal değişim sürecini de başlatmıştır.



·         İnsanlar bu ilerlemeye ve gelişmeye dayanarak mücadeleci, saldırgan, etken ve devingen bir kişiliğe bürünmekteydiler.



·         Bu ihtiyaç, “Fütürizm” akımının böyle bir ortamda, sanatçıların ihtiyaçlarını karşılamak için bir grup İtalyan sanatçının filozofik, politik ve artistik ilkeler ve kavramlara göre oluşturdukları, niteliği ve amacı belli bir sanat hareketi olarak ortaya çıkmıştır.



·         Bu hızlılık karşısında sanatçı da kendinde bir hız bulmuş, tablosunu ya da şiirini bu hıza uydurmak ihtiyacını duymuştur.



·         Sözcük anlamı “gelecekçilik” olan bu akım 1909 yılında Paris’te Filippo Tommaso Marinetti tarafından Figaro gazetesinin 20 Şubat 1909 tarihli sayısında yayınlanan ilk manifesto ile doğmuştur.



·         Fütürizm, şiir, roman, oyun, heykel, müzik, fotoğrafçılık, film, basımcılık ve mimarlık sanatlarını kapsayan bir akım olmuştur.



AMACI ve BİLDİRİSİ



Sanayi ve medeniyetin şekillendirdiği modern hayat ortamında doğan fütürizmin amacı; bu hayatın en belirgin niteliği durumundaki yenilikleri, dinamizmi, hızı, değişimi, heyecanı, sanata taşımak ve sanatın diliyle ifade etmek; dolayısıyla sanat-hayat arasındaki kopukluğu ortadan kaldırmaktır.



·         Bu akımın savunucuları İtalya’nın geçmişinin ezici ve bunaltıcı ağırlığından kurtulması amaçlanmaktaydı.



·         Müzelere, akademilere ve eski Roma’yı öven geleneksel kurumlara başkaldıran militanca bildirgesiyle (manifesto) fütürizmin tahrip edici bir yönü vardır.



Akımın iletisi ve adı, fütürist sanatın kendisinden önce ortaya çıkmıştır.



·         Fütürizm, geçmişin reddi ve çağdaş dünyanın anahtar kavramları olan dinamizm, hız ve makineleşme gibi teknik gelişmenin benimsenmesine dayanan bir sanat akımıdır.



·         Fütürizm, siyasal eğilimi belirgin olan en önemli sanat akımlarından biridir.  Futurizmin kurucusu Marinetti  Futurist Political Party ‘i kurmuş daha sonra Musolluninin Marinettiyi Ulusal Faşit Partisine üye yapması ile Fütürist Parti Faşist parti içinde absorbe olmuştur.



Fütürizm Bildirisi



 “Manifesta du Futurisme (Gelecekçilik Bildirisi)” Filippo Tommaso Marinetti tarafından 1909′da Paris’te yayımlandı. Bildiride yer alan bazı cümleler:



·         “Biz, şiirlerimizde tehlike tutkusunu, enerji ve ataklık alışkanlığını dile getirmek istiyoruz. Korkusuzluk, gözü peklik, başkaldırı, şiirimizin başlıca ögeleri olacaktır. Edebiyat şimdiye dek dalgın hareketsizliği, kendinden geçişi ve uykuyu övdü. Biz, saldırgan dinamizmi, hummalı uykusuzluğu, koşuyu, ölüm perendesini, şamarı ve yumruğu yücelteceğiz.



·         Dünyanın görkemliliği yeni bir güzellikte zenginleşti: hız güzelliği. Ateş soluyan yılanlara benzer borularla donatılmış bir yarış otomobili, kükreyen bir yarış otomobili, Samothrake Nike’si heykelinden daha güzeldir.



·         Biz, müzeleri, kitaplıkları, her türlü akademiyi yıkmak istiyoruz.



·         Biz, çalışmanın, zevkin ya da ayaklanmanın harekete geçirdiği büyük toplulukların şiirini söyleyeceğiz; modern kentlerdeki devrimleri yaşayan çok renkli ve çok sesli yığınları söyleyeceğiz; şiddetli elektriğin ayışığı altında yangın gibi parlayan şantiyelerin ve tersanelerin gece coşkusunu; dev koşucular gibi bir yandan bir yana nehirleri aşan, güneşte bıçak gibi parıldayan köprüleri; ufukları koklayan serüvenci gemileri; üzengisi borulardan yapılmış kocaman çelik atlar gibi, raylar üzerinde eşelenen geniş göğüslü lokomotifleri; pervanesi rüzgarda bir bayrak gibi çırpınan uçakların akıp giden uçuşlarını söyleyeceğiz.”



·         Yeni bir hayat ve yeni anlayış içerisinde olan fütüristler, sanat ve edebiyatı baştan başa yenilemek arzusuyla kendilerinden önceki tüm sanat akımlarını reddederler. Rus fütüristleri bu konuda şunları söylerler: “Biz, çağımızın yüzüyüz. Çağımızın av borusu, sözcükler sanatında bizimle ses veriyor. Geçmiş daracıktır. Akademi ve Puşkin, hiyerogliflerden daha anlaşılmazdır. Puşkin’i, Dostoyevski’yi, Tolstoy’u vb.’ni çağdaşlık gemisinin bordasından fırlatıp atmak gerekir.”



FÜTÜRİZM ‘de KONU



Yani fütürizm, endüstrileşmenin bütün insan hayatına ve faaliyetlerine aktarılması teşebbüsüdür. Zaten onlara göre hayat sürekli bir değişim ve dinamizm içerisindedir. Bu sebeple fütüristler, sanatın her türüne makineyi, hızı ve dinamizmi sokmak istemişler; makineye duydukları hayranlığı ifadeye etmeye çalışmışlardır.



·         Konuların açıkça, kentsel ve endüstriyel çevreden seçmeleri gerekiyordu. Ayrıca devinim olarak yorumlanan hız kavramı da işlendi.



·         Konunun işlenmesi ise, yaşantıların / yaşanmakta olanların çoğaltılmış ve parçalanmış bir biçimde aktarılması söz konusuydu.



·         Bu da üst üste ve saydam bir betimleme, uzak, yakın, hareket eden, duran, görünen ve anımsanan nesnelerin birbirine karışması demekti.



·         Hakim olan düşünceye göre, bilim çıplak gözle “normal” görünenin ne kadarının doğru olduğunu ispatlar. Örneğin: uzun süren pozlamalar, suyun doğal olmayan pürüzsüzlüğünün ne kadar yanlış olduğunu ortaya çıkardı.



·         Hareket eden bulutlar, yürüyen yada koşan insanlar, ağaçların rüzgarla savrulan dalları, gece ay ve yıldızlar, kısmen silinmiş yada uzamış gibi görünüyorlardı.








DİNAMİZM



Bu yazmızda Fotoğrafda dinamizmi yaratan teknik unsurları ve tetiklediği yaklaşımlara değineceğim.  Şimdi Fotoğrafda Dinamizm konusuna birlikte bakalım:



DİNAMİK FOTOĞRAFIN ÖZELLİKLERİ



·         Dinamik fotoğrafta güçlü bir hareket izlenimi vardır.



·         Çoğunlukla çıplak gözle görülebilecek özel bir an değildir.



·         Pozlama süresinin yardımı (uzun veya çok kısa çekim süreleri) ile yaratılır.



·         En bilinen örnekleri, gece araba farlarının film üzerinde bıraktığı çizgi halindeki izler, bir semazenin dönerken veya balerinin hareketleri ile oluşan kütleler olabilir.



·         Gözün takip edebildiğinden daha hızlı hareket eden, fakat çekimde dondurulabilen görüntülerde dinamizm vardır. Merminin bir kütleye çartıktan sonra oluşan fiziki görüntüler gibi.



MODERN SANATIN DİNAMİZM ‘e ETKİSİ



·         20. Yüzyılın ilk 20 senesinde yer alan bütün modern akımlar, çok ayrıntılı ve gerçekçi düşüncenin yansıtılması fikrini ortadan kaldırmayı amaçladılar.



·         Bunun yerine iki boyutlu, kendine özgü kuralları olan eserler ortaya çıkardılar.



·         1910′da hakim olan akımlardan biri, modernleşme ve gelişime yönelmiş yeni bir yüzyılın duygusunu taşıyan optimizm (ayrı bir başlık olarak incelenecektir) oldu.



·         Daha yüksek binalar, daha hızlı taşımacılık, hareketli görüntünün keşfi, bilimsel fotoğrafçılık ve “snapshot”un doğuşu, insanı çevreleyen görsel kavramların değişimine yardım etti.



·         Sanatçılar keşfedilen yeni işlemlerin inceliklerini öğrendiler ve geleneklerle nasıl bağdaştırılabileceklerini araştırdılar.



·         Bu dönemde gelişen en önemli akım Kübizmdir (ayrı bir başlıkta incelenecektir). Kübizme göre, konular önemli olduğu düşünülen açı(lar)dan parçalanarak basitleştirilir.



·         Kübizm, Paris’te doğdu ve dinamizmle ilişkili İtalyan fütürizmi ve İngilizvortisizmi (ayrı bir başıkta incelenecektir) gibi daha ufak bir çok akımın kaynağını da oluşturdu.



TEKNİK – SÜRE – MALZEME



·         Eadward Muybridge, hızlı hareket eden nesneleri fotoğraflayabileceği, daha ayrıntılı görüntü elde edebileceği hızlı mekanik obtüratörlü kameralar kullandı.



·         Etienne Jule – Marey hareketin 12 ayrı fazını tek bir film üzerine çekebilecek “disk obtüratör”ü yaptı.



1930′ların başlarında Massachusets Teknoloji Enstitüsünden Harold Edgerton, elektronik flaşta iki önemli konuda öncülük etti: Birinci özellik çok kısa süreli bir ışık vermesi, bu şekilde hareketi dondurup, kamera sarsıntısını yok etmesidir. İkincisi,seri flaşçakmalı stroboskopik özelliktir. Bu iki özellik Marey’in karmaşık özel kamerasının diğer sıradan kameraların yapabildiğinden daha fazla görüntüyü üst üste almasını sağladı.



·         Dinamik fotoğrafın birçok şekli, çok özel malzemeler gerektirmezler. 1/1000 sn’de çakan bir flaş, hareketi dondurmak için yeterlidir. Ernst Haas’ın akıcı görüntüleri, seçtiği düşük obtüratör hızları ve kamerayı hareket ettirmesine dayanır.



·         Aynı şekilde Francisco Hidalgo’nun şehir görüntüleri bazen pozlama sırasında yaptığı zoom veya shift hareketleri hariç olmak üzere aynı şekildedir. Eric Staller’in “ışıkla boyama”sı hız ve pozlandırması sırasında ışığın kare içinde yol alma hareketinin düzgünlüğünün birbirine uyumuna dayandırılır.



·         Fotoğrafta değişik ışık kaynaklarının beraber kullanılması durumunda, pozlamaya ve renge daha fazla dikkat edilmesi gerekir.



·         Anında görüntüyü veren test malzemelerini kullanmak, başarının poz süresine bağlı bulunduğu bir durumda karar vermek için çok gereklidir. Günümüz digital fotoğraf teknolojisinde bu durum Lcd ekran ve direkt bilgisayara anında aktarımlar ile çözümlenmiştir.



·         Dinamik fotoğrafta diğer bir teknik, normal pozlandırma süresini belli bir sayıya bölüp, kameranın veya konunun bu süreler içinde yerini değiştirmektir (Örnek: Eric Staller ‘in çalışmaları).



 YÜKSEK SANAT DÖNEMİ (HIGH-ART) 1850 – 1870




Yüksek Sanat (High-Art) fotoğrafçılık yaklaşımı, fotoğrafın diğer sanat dalları gibi kabul görmesini arzulayan bir grup ingiliz fotoğrafçı tarafından kuruldu. Bu yaklaşım, resim sanatının halkın ilgisini daha çok çektiği ve aynı zamanda fotoğrafın da çocukluk yıllarını yaşadığı 1850-1870 yılları arasında taraftar topladı. Elde taşınabilir ekipman ve  malzemeler geliştirilip, yeni yetişen amatörler bu teknik malzeme yardımıyla eski düşünce biçimlerini zorlayınca, Yüksek Sanat etkisini yitirdi ve Pictorialist hareketin içinde gelişmesine devam etti.



KONU, AYRINTI ve SEMBOLLER



·         Başlangıçta konu ve nitelik bakımından olabildiğince resme benzeyen fotoğraflar kabul gördüler. Özel efektler sıkça kullanıldı.



·         Viktorya döneminde ayrıntı ve kusursuzluk oldukça önemliydi. Bir çok ressam bu dönemde manzara ve diğer görsel çalışmalarında profesyonel fotoğrafçıların çektikleri fotoğraflardan faydalandılar. Yine bu dönemde fotoğrafçıların, iş yaptıkları ressamların çalışma yöntemlerinden etkilendiklerini de görüyoruz.



·         Bir öyküsü veya mesajı olan resimler, günün şiir, opera ve romanlarında popüler olan konuları işlemekteydi. Gerçek hayatta böyle sahneleri yakalamak imkansız olduğu için, fotoğrafçılar çözümlerini setlerini kendileri kurmada buldular. Bu dönemde fotoğrafçıların, stüdyo içi kurgu yaratmakta, model, kıyafet ve aksesuar hazırlamakta ustalaştıklarını görüyoruz.



·         Yüksek Sanat akımı fotoğrafçıları arasında, çoklu baskı (multiple printing) yöntemi çok yaygın bir şekilde kullanıldı. Görüntüdeki her unsur tek tek fotoğraflanıp, baskı sırasında tek bir kağıt üzerinde birleştirilidi. Çoklu baskı tekniğine zorlayan neden o dönemde kısık diyafram açıklıklarına dolayısı ile yüksek alan derinliğine ulaşılamaması da etkendi. Kompozisyonu oluşturan her bir bölüm ayrı ayrı çekilerek bu görintiler tek bir kağıt üzerinde biraraya getiriliyordu.



·         İngiltere’de orta Viktorya döneminde toplum, hangi konuların sanat çalışmalarına uygun olabileceği ile ilgili kesin bir fikre sahipti. Bu dönemde, sanatçılar duygu tarafı ağır basan konuları işlemeyi seçtiler. Sadece günlük hayattan kesitler sunan konuların işlenmesinden kaçınıldı.



·         Fotoğrafçılar ve ressamlar sık sık, şiir, efsane ve incil’den faydalandılar ve sahne alıntıları yaptılar. Oscar Rejlander’in birleşik fotoğrafı “Two Ways of Life” (1855) bu tarzda alegorik konu’ya iyi bir örnektir. 1850′lerde William Lake Price ve 1870′lerde Julia Margaret Cameron şiirsel konuları benimsemiş ünlü fotoğrafçılardır. Cameron, fotoğraf çalışmalarında Shakespare ve Tennyson’dan ilham alarak kurgualr yapmıştır. Amerika’da ise Fred Holland Day ‘in, İsa’nın hayatı üzerine büyük bir seri hazırladığını görüyoruz.



·         Viktorya döneminde, ölüm temasına olan ilginin yoğunluğu Yüksek Sanat Fotoğraflarında da görülür. Robinson’un “Fading Away” (1861).  Rejlander’in “A Night out Homeless” (1857) ve Cameron’un “Pray God Bring Father Safely Home” (1870)  bunun tipik örnekleridir. Sanatsal değeri olduğu düşünülen bu konu yeni şekillenen fotoğraf grupları tarafından kullanıldı ve çalışmaları kabul gördü.



·         Bu dönemin ressamları fotoğrafta elde edilebilen ayrıntıdan etkilenirken, fotoğrafçılarda resimlerin içeriğinden etkilendiler.  Henry Peach Robinson’un kompozit fotoğrafı  ”The Lady of Shalott” ile Milliais’in “Ophelia” karşılaştırıldığında, “Ophelia”nın 9 sene önce yapıldığını görürüz. Cameron’da Shakespare’den sahneler seçmiştir. Resimde kullanılan semboller ödünç alındı. Örneğin, ölümü tasvir eden akşamüstü ışığına H.P. Robinson ‘un birçok fotoğrafında rastlanır. Görüntüde “keder” duygusunu yakalamak üzere hem Raphael öncesi resimde hem de Yüksek Sanat fotoğrafçılık yaklaşımı içerisinde çocuk figürü kullanılmıştır.













SÜRREALİZM








Fotoğrafa son Avant-Gard etki Dadaizm ve Sürrealizmden gelmiştir. Sürrealist fotoğrafçılık resimle her zaman iç içe olmuş ve Duchamp'in yapıtlarından büyük destek almıştır. Bunun yanında otomatizmden ve rüyaların incelenmesinden çıkan fantastik meyil cinselliğin önde olduğu, fetişist bir karakter ortaya çıkarmıştır. Bu fikirler, dönemdeki fotoğrafçıların kolajlar, birleştirilmiş görüntüler, montajlar gibi teknikler ortaya koymalarını sağlamıştır. Bunun sonucunda, 20. yy sanatı ve fotoğrafında çok yeni düşünceler ve fikirler doğmuş, büyük etkileşimler gerçekleşmiştir.



·         Fotoğrafın bir çok sanatsal kompozisyona kolaylıkla montaj seklinde uygulanabilmesi, önemini arttırmıştır. Özellikle Dadaist grup birçok farklı nedenden dolayı fotomontaj tekniğini kullanmıştır. Marks Ernst'ün ve Andre Breton'un bir çok eserinde bu teknik görülmektedir. Sürrealistlerin görselliğin doğasını tanıma, öğrenme ve anlama süreçleri oldukça uzun sürmüş ve üzerinde çok düşünmüşler, bu uzun sürece Dadaizm adini vermişlerdir. Bundan hemen sonra Paris'teki ilk Avant-Gard'lar onlarmışçasına, mekanik yeniden sunumların ve direkt kaydetme yöntemlerinin üzerine süratle eğilmişlerdir. Sürrealistler fotoğrafı 'modern görüntünün gerçekçi yansıması' olarak algılamışlar ve suni endüstriyel bir dil olarak görüp, geleneksel resmin özelliklerini hem bozduğunu hem de geliştirdiğini düşünmüşlerdir.



·         Sürrealistler, 1924 yilinda 'La Revolution Surrealiste' adi altında bir dergi çıkarmışlar ve ayni dönemde bir grup kurmuşlar, bu çalışmalarının sonucu, bir çok değişim ve gelişme geçirmişlerdir. Bu dergideki görsel ve teorik üreticiler arasında her zaman büyük bir dayanışma olmuştur. Bu dergi dışındaki çalışmalarında da Sürrealistler her zaman bir derginin etrafında toplanmışlardır. Bu dergiler, çalışmalarını daha mükemmel yapmalarını ve seslerini duyurmalarını sağlamıştır. Sürrealistler, fotoğrafın diğer sanat tekniklerine oranla daha rahat sergilenebildiğini ve daha kolay tanımının yapılabileceğini fark etmişler, bu yüzden desteklemişlerdir. Sonuçta Sürrealist dergilerde fotoğrafa çok önemli bir yer verilmiştir.



·         Sürrealistler doğru iletişim kavramını tahrip etmişler ve karşıt ideolojilerin ayni dokümanda yayınlanabileceğini savunmuşlardır. Bunun yanında, Freud'un etkisi altında seksüel elementleri açığa vurmuşlardır. Bu yüzden Sürrealistlerin eserlerinde her zaman çok ön plana çıkmış bir erotik karakter görülmektedir. Bunun diğer bir nedeni de yirmili yıllardaki cinsel tabulara karsı bir tepki olmuştur. Sonuçta Sürrealizm cinselliği o döneme kadar en ön plana çıkaran akimdir.



·         Sürrealist fotoğrafçılardan başka ressamlar da fotoğrafla ilgilenmişlerdir. Magritte ve Dali fotoğrafı resimlerinin reprodüksiyonlarını almak amacı dışında düşünsel anlamda çoğu kere kullanmışlardır. Dali 'Coşkunun Fenomeni' adli kolajında başkalarının çektiği fotoğrafları birleştirerek bu coşkuyu belirginleştirmiştir. Bu fotoğraflar çok farklı kontekstlerden alınmış ve farklı bir işlev yüklenmiştir. Her fotoğraf birbiriyle ilişkisi sonucunda farklı manalar taşır. Bu fotoğrafların çoğu Brassai tarafından çekilmiştir, fakat bize yansıyan Dali'nin ihtirasları ve cinsel açlığıdır. Ayni dönem Magritte'in yaptığı fotoğraf çalışmaları ise resimlerine paralellik gösterir. Fotoğraflarında ayni resimlerindeki uğursuz ölüm sessizliği ve hareketsizlik dikkat çekmektedir.



·         Sürrealist fotoğrafçıların bir çogu sadece fotoğraf çekmekle kalmamışlar, bunun yanında resim, heykel ve şiir gibi sanat dallarıyla da ilgilenmişlerdir. Bir çoğunun diğer sanat dallarında da bir çok önemli eseri bulunmaktadır ve bir çok eser, resmin ve fotoğrafın müşterek kullanılması ile ortaya çıkmıştır. Bu yüzden 20.yy fotoğrafı hem Sürrealizmden çok etkilenmiş, hem de Sürrealizm tekniklerini çok etkilemiş ve onun ayrılmaz bir parçası olmuştur.



RESİMSELCİLİK



Fotoğrafçılıkta XIX. yy sonlarında ortaya çıkan ve fotoğrafın da resim gibi bir sanat yapıtı olması gerektiğini savunan görüş. Pictoralizm de denen bu akıma göre, fotoğrafçı gördüğünü yansıtmakla kalmamalı, işin içine yaratıcılığını da katmalıdır. gerçekçilikten uzaklaşma eğilimleri içeren bu akım sonradan gözden düşmüştür.



Akımın ortaya çıkışı




İtalyan Yeni Gerçekçilik Akımının tohumları Cinema dergisinde bir araya gelmiş bir grup sinema eleştirmeni tarafından atılmıştı. Bu eleştirmenler arasında Michelangelo Antonioni, Luchino Visconti, Gianni Puccini, Cesare Zavattini, Giuseppe De Santis ve Pietro Ingrao da vardı. Bu yazarlar politik konularda yazamıyorlardı zira derginin yazı işleri müdürü Benito Mussolini'nin oğlu olan Vittorio Mussolini'den başkası değildi. Onlar da o yıllarda film endüstrisinin başını çeken Beyaz Telefon Filmleri'ni eleştirmeye koyuldular. Bu Yeni Gerçekçiler aslında Fransız Şiirsel Gerçekçiliği'nden etkilenmişlerdi. Hem Antonioni hem de Visconti Jean Renoir'la çalışma fırsatını bulmuşlardı. İtalyan Yeni Gerçekçik Akımı da kendisinden sonra gelen Fransız Yeni Dalga akımını etkilemiştir.



Akımın özellikleri




Bu tür filmler sıradan insanların gündelik yaşamlarına sempatik bir bakış açısıyla eğilirken hemen kolaycı ahlaki yargılara varmıyorlardı. Soyut fikirlerden çok duygulara vurgu yapılıyordu. Hümanist bakış açısı ön plandaydı. Kameralar stüdyodan dışarıya, sokağa taşındı. Sokaklarda yapılan çekimlerde doğal gün ışığı daha çok kullanıldı. Çekimler sessiz olarak yapılıyor, sesler filme dublajla sonradan ekleniyordu. Bu da yönetmenlere daha fazla esneklik sağlıyordu. Belgesel filmleri andırır bir kadraj tercih edildi ve yine belgesellerde olduğu gibi kameraların zaman zaman elde de taşınarak kullanılması ve serbest kamera hareketleri yönetmenlerin özgürlüğünü arttırdı. Yönetmenler profesyonel olmayan oyuncularla doğaçlama oyunculuğu tercih ettiler. Zaten alışılmış şekilde klasik bir dramatik hikâye örgüsü de yoktu. Edebi diyalogların yerine doğaçlama konuşmalar vardı. Kurguda da aşırılığa kaçılmıyor mümkün olduğunca basit doğal bir kurgu tercih ediliyordu. Aynı zamanda bu filmler çok düşük bütçelerle çekiliyorlardı.



 KAYNAKÇA









www.privatesozluk.com



tr.wikipedia.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder